“Türk ordusunun ihtiyacı olan her türlü silahı, vasıtayı ve levazımı memleketimizde yapabiliriz ve yapmalıyız.”
— Mustafa Kemal Atatürk
Türk Silahlı Kuvvetleri'nde ilk tank, Cumhuriyet'in ilk yıllarında eğitim amacıyla 1927-1928 yıllarında Fransızlardan satın alınan Renault tankıyla İstanbul’daki Piyade Atış Okulu’nda kullanılmaya başlanmıştır. Tankın kullanımı, etkileri ve tanka karşı savunma konularında sürekli ve uygulamalı dersler verilmiştir [15].
Yeni filizlenen cumhuriyette, ordunun daha modern ve motorize hale gelmesi amacıyla 1932 yılında Sovyetler'den temin edilen T-26 ve T-27 küçük tanklarından oluşan karışık bir tank bölüğü kuruldu. Bu yapılanma sayesinde piyade atış okulunda tank üzerinde eğitim, tatbikatlar ve gösterimler daha sistematik ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmeye başlandı. Ancak bu birlik, yalnızca bir eğitim, tatbikat ve gösteri birliği olarak işlev görüyordu[15].
Her yıl önemi artan ve gelişen tanklarla ilgili olarak, 1934 yılında Türkiye adına önemli bir adım atıldı ve ilk tank taburu kuruldu. Bu tabur, Lüleburgaz’da konuşlanmış olup, Sovyetlerden temin edilen T-26 tankları ve zırhlı otomobillerden oluşmaktaydı. Tabur, iki zırhlı oto bölüğü ve üç tank bölüğünden meydana geliyordu. Her bölüğün kumandanı tankıyla birlikte toplamda 21 tanktan oluşmaktaydı. Bu tank taburu, Türk zırhlı birliklerinin temelini oluşturmuştu.[15].
1937 yılı ise Türk Silahlı Kuvvetleri için motorize birliklerin gelişmesi hakkında önemli bir yıldır. Genç cumhuriyetin en kapsamlı ve büyük tatbikatı olan Ege Manevraları 1937 yılında gerçekleştirilmişdir. Ege Manevraları, II. Dünya Savaşı öncesinde olası düşman tehditlerine yönelik güç gösterisi olarak gerçekleştirilen, içte ve dışta büyük ses getiren Türk Ordusu’nun kendi bölgesinde barışı ve istikrarı korumak adına hazır olduğunun bir göstergesi ve ispatı olmuştur. Gözünü Anadolu topraklarına diken İtalya'ya gözdağı vermek, Türk Ordusu'nun güçlü olduğunu göstermek için Ekim 1937 tarihinde gerçekleştirilen Ege Manevraları, Germencik-Söke Ovası’nda binlerce askerin günlerce süren tatbikatına sahne olmuştur. M. Kemal Atatürk, 1937 yılında Kuşadası-Selçuk-Söke-Germencik Bölgesinde gerçekleştirilen Ege Manevraları adıyla anılan askeri tatbikata da bu hedefler doğrultusunda hasta olduğu halde katılmıştır.[16]
1942’de Ankarada Türkiyenini ilk Tank Talimgâhı kurulmuş, 1943’te Tank Okulu, 1944’te ise Zırhlı Birlikler Okulu olarak yeniden yapılandırılmıştır [17]. 1948’den itibaren, Marshall Yardımı sayesinde M24 ve M36 tankları temin edilerek zırhlı birliklerin modernizasyonu hızlandırılmıştır. 1954’te M47 tankları alınmış, zırhlı birliklerin sayısı ve kapasitesi artmıştır [18].
1948 yılı itibariyle, 2. Dünya Savaşı sonrası Marshall Yardımı çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde yeni bir dönem başlamıştır. Amerikan yardımıyla temin edilen M24 ve M36 tankları alınarak zırhlı birliklerimizin gücü artırılmıştır. Bu tarihten itibaren zırhlı birlikler, kadro ve araç bakımından standart bir yapıya kavuşturulmaya başlanmıştır. Amerikan ve NATO yardımlarının artmasıyla, hem zırhlı birliklerdeki eski araçların yenilenmesi hem de yeni birliklerin kurulmasıyla zırhlı kıtaların sayısında bir artış sağlanmıştır.[18]
1954 Yılı ve M47 Tankları
1954 yılı içerisinde yardım yoluyla temin edilen M47 tankları, zırhlı birliklerimize yeni bir güç katmıştır. Aynı zamanda bu tarihten itibaren bazı yeni ve bağımsız tank taburlarının kurulmasına da başlanmıştır. Ayrıca bu yıllarda tank birlikleri, hem sayıca hem de eğitim olarak önemli bir modernizasyon sürecinden geçti. Aynı zamanda zırhlı birlik doktrini geliştirilmeye başlandı.
1980'lere gelindiğinde, Türk Silahlı Kuvvetleri, Soğuk Savaş’ın yoğunlaştığı bu dönemde zırhlı gücünü çağın gereklerine uygun hale getirmek için Batı Almanya’dan Leopard 1 ana muharebe tanklarını envanterine kattı. Bu tanklar, o dönemdeki NATO standardına uygun ateş gücü, mobilite ve zırh koruması sayesinde Türk Kara Kuvvetleri için önemli bir modernizasyon hamlesi anlamına geliyordu. https://www.kkk.tsk.tr.Leopard 1’lerin nispeten hafif yapısı ve yüksek manevra kabiliyeti, özellikle Avrupa odaklı NATO savunma planlamasında Türkiye’nin zırhlı birliklerini daha etkin kıldı. Aynı süreçte, ABD’den M60 Patton serisi tanklar da büyük miktarda tedarik edilerek ordunun zırhlı kapasitesi güçlendirildi. Türkiye, özellikle M60A1 ve gelişmiş elektronik atış kontrol sistemine sahip M60A3 modellerini uzun yıllar boyunca ana muharebe tankı olarak kullandı.[18]. Bu tanklar, hem Batı teknolojisiyle uyumlu donanımları hem de sahip oldukları ateş gücüyle TSK’nın kara harekât doktrininde temel taşı haline geldi; uzun süre boyunca gerek NATO görevlerinde gerekse yurt içi savunma konseptlerinde zırhlı birliklerin belkemiğini oluşturdu. Bu dönemde Leopard 1’lerin mobilitesi ve M60’ların güçlü zırh ve ateş gücü, Türk zırhlı birliklerini niceliksel ve niteliksel anlamda ciddi biçimde güçlendirerek, ordunun NATO içinde etkinliğini artırdı[19].
TSK'nın tank doktrini, Türkiye'nin stratejik konumu ve savunma ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Hem savunma hem de saldırı amaçlı kullanım için tasarlanan ve seçilen bu tanklar, modern savaş alanlarında TSK’nın ihtiyaçlarını karşlamaktadır . TSK, tankların modernizasyonuna büyük önem vermekte ve bu doğrultuda yerli üretim projelerine ağırlık vermektedir.
Leopard 2A4
Üretim yılı: Almanya'da 1985’te üretime başladı. Türkiye'ye 2005’te teslim edildi.
Zırh: Kompozit + çelik zırh, reaktif zırh yok.
Zırh kalınlığı: Ön kule zırhı ~600–800 mm RHA eşdeğeri.[20]
Modernizasyon: ASELSAN Leopard 2 NG projesiyle lazer uyarı, yeni optik, PULAT gibi sistemler entegre ediliyor.[21][24]
Değerlendirme: Zırhı ve elektronik sistemleri eski kaldığı için modernize edilmeden günümüz tehditlerine karşı zayıf kalabilir.[20][21]
Leopard 1T Volkan
Üretim yılı: Temeli 1965’e dayanır. Türkiye’ye 1980’lerde alındı, 2000’lerde "Volkan" sistemi entegre edildi.[22]
Zırh: Basit çelik zırh. Reaktif ya da kompozit zırh yok.[22]
Zırh kalınlığı: Ön gövde ~70–80 mm.[22]
Top: 105 mm rifled top, modern tanklara göre yetersiz.[22]
Değerlendirme: Ateş kontrol sistemi güncellenmiş olsa da zırh ve silah gücü düşük.[22]
M60T / M60TM (Sabra Mk.II)
Üretim yılı: ABD’de 1960’larda üretildi. İsrail tarafından 2000’lerde modernize edildi.[4]
Zırh: ERA + kompozit zırh. Modern savaşlarda RPG ve bazı ATGM’lere karşı koruma sağlar.
Zırh kalınlığı: ~350–400 mm + ERA, toplamda ~600 mm RHA eşdeğeri.[4]
Top: IMI 120 mm L44 benzeri yivsiz top.
Modernizasyon: ASELSAN katkısıyla AKKOR PULAT aktif koruma, termal kamera, lazer uyarı, SARP eklendi.[5]
Değerlendirme: Modern savaşlara oldukça uygun, özellikle M60TM varyantı.[23][24]
M60A3 TTS
Üretim yılı: 1980’lerde ABD üretimi.
Zırh: Homojen çelik zırh.
Zırh kalınlığı: ~250 mm (ön), yan ve arka zırh çok zayıf.
Top: 105 mm M68 rifled – düşük nüfuz kabiliyeti.[25]
Değerlendirme: Termal sistem eklenmiş ama zırh ve top yetersiz. Modern savaş ortamında riskli.[25]
M48A5T2
Üretim yılı: 1950’ler (A5 modernizasyonu 1980’ler).[26]
Zırh: Düşük dirençli çelik zırh.[26]
Zırh kalınlığı: ~180–200 mm.[26]
Top: 105 mm M68.[26]
Değerlendirme: Günümüz savaşlarında koruması çok zayıf. Genellikle eğitim amaçlı veya yedek olarak tutuluyor.[26]
Altay (T1 & T2)
Üretim yılı: 2023 itibarıyla seri üretim başladı.[27]
Zırh: Kompozit zırh + reaktif zırh + aktif koruma sistemi (AKKOR).[27]
Zırh kalınlığı: 800–1000 mm RHAe’ye kadar koruma.
Top: MKE 120 mm L55, yüksek basınçlı, NATO standartlarının üstünde.[27]
Modernizasyon: En baştan modern tasarlanmış tank. Gelişmiş atış kontrol, lazer koruma, aktif savunma var.
Değerlendirme: Türkiye’nin en gelişmiş tankı. NATO standartlarında ve modern savaşlara uygun.[28]